Hac dünya çapındaki Müslümanlar için çok önemlidir ve Türkiye de bir istisna değildir. Hac, İslami Zilhicce ayının 8. ila 12. günleri arasında yapılır ve İslam'ın beş şartından biridir.
Mekke'ye artık yalnızca birkaç saatte ulaşılabilse de, hava yolculuğu mümkün hale gelmeden önce oraya yolculuk, günlerce yol almayı gerektiren zorlu bir girişimdi.
Tarihsel olarak hacılar, bu kutsal yolculuğa çıkmak için yıllarca süren titiz bir birikim ve manevi hazırlıktan sonra köylerinden ayrılırlardı.
1960'lı yılların başında tur şirketlerinin çoğalmasıyla birlikte Mekke'ye düzenlenen hac turları da yaygınlaştı. Bu şirketler, saygı duyulan ruhani liderlerin mezarlarına ve kutsal yerlere ziyaretleri de dahil ederek manevi hac ziyaretini zenginleştirdi.
Pek çok Türk hacı karayoluyla Mekke'ye unutulmaz yolculuklara çıktı. 1990'lı yıllara kadar bu yol gezileri düzenli olarak yapılıyordu. Ancak bölgesel krizler nedeniyle Türkiye sonunda Mekke'ye karayoluyla hac ziyaretini yasakladı.
Hacıların izleyecekleri rotanın yanı sıra simgesel yapılarda ve dini açıdan önemli yerlerde yapacakları durakları gösteren o döneme ait tur güzergahları var.
Hacılar bu değerli anıları korumak için sık sık ziyaret ettikleri yerlerden kartpostal satın alırlardı.
Hac hatırası koleksiyoncusu Fatih Ketancı, bu kartpostallardan oluşan büyüleyici bir koleksiyonu TRT World ile paylaşarak onların manevi deneyimlerinin zengin dokusuna bir bakış sunuyor.
İstanbul
Bu yolculuk genellikle hacıların Hz. Muhammed ile derin bir bağlantısı olan ve onunla ilgili önemli bir kültürel mirasa sahip olan Ebu Eyyub el Ensari'nin istirahat yerini ziyaret ettiği İstanbul gibi şehirlerde başlar.
Yolculukları, hacıların esprili ve bilge masallarıyla tanınan efsanevi Türk şahsiyeti Nasreddin Hoca'nın türbesini ziyaret ettiği Akşehir'e doğru devam ediyor. Hikayeleri insan doğası, ahlak ve inanç üzerine derin dersler sunuyor.
Konya
Daha sonra hacılar, hakikati arayanlarda derin yankı uyandıran, sevgi ve birlik üzerine derin öğretileriyle tanınan Mevlana Celaleddin Rumi'nin türbesi olan Konya'ya gider.
Karaman
Hacıların bir sonraki durağı Karaman'da şehrin göbeğindeki Ak Tekke Camii'nde bulunan Mevlana'nın muhterem annesi Mümine Hatun'un türbesini ziyaret edecekler.
Tarsus
Yolculuklarına devam ederken efsanevi Yedi Uyurlar Mağarası'nın (Ashab al Kehf) bulunduğu Tarsus'a ulaşırlar. İslami geleneğe göre bu yer, dini zulümden kaçmak için mağaraya sığınan ve yüzyıllarca mucizevi bir şekilde uyuyan bir grup genç adamla ilişkilendirilir. Mağara, hacılara ilham ve huşu sunarak inanç ve azmi simgelemektedir.
Şanlıurfa
Rota daha sonra hacıların Balıklıgöl'ü (Halilür Rahman Gölü) ziyaret ettiği Urfa olarak da bilinen Şanlıurfa'ya ulaştırıyor. Bu efsanevi yerde Hz. İbrahim'in mucizevi bir şekilde diri diri yakılmaktan kurtarıldığı söylenir. Türk hacılar sonunda Suriye-Türkiye sınırının kuzey tarafında bulunan Nusaybin'e varıyor.
Suriye
Hacılar, dünyanın en eski sürekli yerleşim yerlerinden biri olan Şam'a giderek, tarihteki ilk müezzin Bilal Habaşı'nın mezarını ziyaret ediyor.
Ayrıca mimari ihtişamı ve karmaşık mozaikleriyle ünlü bu antik kentteki Emevi Camii'ni de keşfediyorlar. Cami sadece önemli bir manevi mekan değil, aynı zamanda Kudüs'ün saygın kurtarıcısı Salahuddin Eyyubi'nin mezarıdır.
Irak
Türk Hacılar Irak'ın Musul kentine vardıklarında geleneksel olarak tarihi Al Nabi Yunus Camii'nin ve Kur'an-ı Kerim'de “balık karnındaki peygamber” olarak anılan Yunus Peygamber'in türbesinin bulunduğu Yunus Peygamber Tepesi'ni ziyaret ederler. 1.400 yıllık bir tarihe sahip olan bu site, önemli bir dini öneme sahipti.
Trajik bir şekilde 2014 yılında DEAŞ terör örgütü dinamit kullanarak hem türbeyi hem de camiyi yıktı.
Daha sonra Bağdat'a gelen Türk hacılar, Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife olarak da bilinen İmam Azam'ın türbesini ziyaret etti. Ebu Hanife, İslam hukukunun gelişmesinde önemli rol oynayan önde gelen bir İslam alimi ve hukukçuydu.
İşgal altındaki Doğu Kudüs
Yolculuk, Mekke'ye ulaşmadan önce hacıları Ürdün üzerinden işgal altındaki Doğu Kudüs'e götürüyor ve burada Mescid-i Aksa yerleşkesini ziyaret ediyor.
Bu kutsal mekan, İslam'ın en kutsal mekanlarından biridir ve Hz. Muhammed'in göklere olan mucizevi gece yolculuğunun başlangıcını işaret etmektedir.
Daha sonra Türk hacılar İbrahim, İshak ve Yakup peygamberlerin mezarlarının bulunduğu İbrahimi Camii'yi ziyaret etmek için El Halil'e gitti.
Medine
Türk hacılar, Suudi Arabistan'ın kutsal şehirleri Mekke ve Medine'ye ulaşmak için uçsuz bucaksız çölleri aşıyor ve dünya çapındaki milyonlarca Müslümana derin bir manevi yolculukta katılıyor. Medine'de İslam'ın ikinci kutsal mekanı olan ve Hz. Muhammed'in mezarının bulunduğu Mescid-i Nebevî'yi ziyaret ediyorlar.
Mescid-i Nebevi olarak da bilinen bu cami, Peygamber'in öğretilerinin ve hayatının kalıcı mirasını yansıtan manevi bir yol göstericidir.
Yolculuklarının sonuna yaklaşan hacılar, haftalarca süren yolculuklarının sonuna hazırlanırken Cidde'den geçiyorlar.
Mekke
Yolculukları İslam'ın en kutsal şehri olan Mekke'de Hac ibadetlerini yerine getiriyorlar.
Hacılar, Mescid-i Haram'ın kalbindeki kutsal kübik yapı olan Kabe'nin önünde hayranlıkla duruyor.
İkonik siyah ve altın sarısı kumaşıyla örtülen Kabe, dünya çapında Müslüman ibadetinin odak noktasıdır.
Hacılar ruhsal yenilenmelerini ve Allah'a yakınlaşmalarını simgeleyen ritüellerle meşgul olurlar.
Zaman ve kutsal mekanlar arasında yapılan bu hac yolculuğu, onların manevi deneyimlerini zenginleştirir ve onları İslam tarihi ve mirasının zengin mirasına bağlar.
Peygamberlerin ve saygın İslam şahsiyetlerinin izinden yürüdükçe imanlarının özüne daha da yaklaşırlar.
Dönüş yolculuğu
Kuveyt
Dönüş yolculuğunda hacılar Kuveyt ve Irak'taki önemli tarihi ve manevi mekanları ziyaret ediyor.
Irak
Türk hacılar Bağdat'tan ikinci kez geçtiklerinde Bağdatlı Cüneyd ve Abdülkadir el Gilani gibi mutasavvıflardan ilham alıyorlar. Bu saygın şahsiyetler İslam felsefesi ve tasavvufta silinmez bir iz bırakmıştır.
Necef'e doğru devam eden hacılar, İslam'ın dördüncü halifesi ve Hz. Muhammed'in damadı olan, bilgeliği ve liderliği tüm Müslüman dünyasında kutlanan İmam Ali'nin türbesinde saygılarını sunarlar.
Kerbela'da şehitliği cesaret ve iman ışığı olan İmam Hüseyin'in anısını onurlandırıyorlar. İmam Hüseyin'in türbesi, onun adalet ve doğruluk uğruna yaptığı fedakarlığın dokunaklı bir hatırlatıcısı olarak duruyor.
Manevi ve tarihi derinlik açısından zengin olan bu hac yolculuğu, hacıların kendi miraslarına bağlanmasını sağlayarak yollarını bağlılık, fedakarlık ve inanç hikayeleriyle aydınlatıyor.
Yolculuk sadece topraklar arasında fiziksel bir geçiş değil, aynı zamanda derin bir manevi keşif yolculuğudur ve İslam'ın ilahi ve görkemli tarihiyle olan bağlarını derinleştirir.
Müslümanlar için bu deneyim hayatlarındaki en kritik olaydır.
Yükleniyor…
Yorumlar kapalı.