Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NATO'nun Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki kaygılarına duyarlı olması gerektiğini söyledi.
Fidan Pazartesi günü Habertürk haber kanalına yaptığı açıklamada, “Bizim için önemli olan öncelikle İttifakın terörle mücadelede Türkiye'nin kaygılarını anlayacak ve kaygılarını içerecek şekilde hassasiyet geliştirmesidir.” dedi.
Bakanın sözleri 9-11 Temmuz'da Washington DC'de yapılacak NATO zirvesi öncesinde geldi.
NATO üyesi ülkelerin birbirlerinin savunma sanayii ürünlerine kısıtlama getirmemesi gerektiğini vurgulayan Fidan, şöyle konuştu: “Bu konuda beklentilerimiz bu şekilde devam ediyor. Halen bazı sorunlu alanlar var. Bunların çözülmesi gerekiyor.”
PKK/YPG terör örgütü konusunda Türkiye ile NATO müttefikleri arasında yaşanan “güven sorunu”na ilişkin ise şöyle konuştu: “YPG konusunda sorun yaşadığımız ülkeler Amerika, İngiltere ve biraz da Fransa'dır… (YPG) orada var, Amerika’nın dahil olduğu tüm operasyonlarda var… Bu sorunu her düzeyde dile getiriyoruz.”
Bunun İttifak ruhuna aykırı olduğunun altını çizen Fidan, Türkiye'nin mümkün olan en üst düzeyde diplomasiyi sürdürdüğünü ve “artık böyle bir gerçeklikle yaşayamayacağını” söyledi.
“PKK ile mücadelemizde sizin (ABD ve İngiltere'nin) sınırımızın hemen ötesindeki terörle mücadelenizden daha fazla hassasiyet taşıyoruz. Bizim burada herhangi bir müzakereye girişmemiz söz konusu değil. Türkiye'nin terörle mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğini sözlerine ekledi.
Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak listelenen PKK, Türkiye'ye yönelik yaklaşık 40 yıldır yürüttüğü terör kampanyasında aralarında kadın, çocuk ve bebeklerin de bulunduğu 40 bini aşkın kişinin ölümünden sorumlu oldu. YPG, PKK'nın Suriye koludur.
Rusya-Ukrayna savaşı
Fidan, geçtiğimiz günlerde Nizhny Novgorod'daki BRICS toplantısına katılmak ve başkent Moskova'da temaslarda bulunmak üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından kabul edildiğini söyledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki günlerde Kazakistan'da Putin ile görüşme ihtimalinin bulunduğunu söyledi.
Devam eden Rusya-Ukrayna savaşına da değinen Fidan, şunları söyledi: “500 binden fazla insanın öldüğü, bir ülkenin alt ve üst yapısının yok olmak üzere olduğu, milyonlarca insanın yerinden edildiği, savaşın Rusya'ya taşındığı bir durumdayız.” Artık bu yayılmayı kaldıracak durumda değiliz.”
Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul müzakere sürecinin bir temeli olup olmadığına ilişkin ise, müzakere sürecinin her zaman bir zeminini gördüğünü kaydederek, tarafların bu zemini kullanmak isteyip istememesinin önemli olduğuna dikkat çekti.
“Bu risk savaş devam ettiği sürece devam edecek. Bundan kaçış yok çünkü her iki taraf da birbirlerine daha fazla zarar vermek için farklı nitelikli silahlar ve farklı oyun değiştirici yöntemler kullanmak zorunda kalacak. Her şey yürürlükte. Dolayısıyla, vekiller devreye girdikten sonra bu kıvılcımın başka yerlere yayılma fırsatı var,” diye ekledi.
Çatışmasızlık dönemi
Suriye'deki durumu değerlendiren Fidan, şöyle konuştu: “Suriye konusunda bugüne kadar hem Rusların hem de bizim tarafımızın elde ettiği en önemli şey, rejim ile muhalefet arasındaki savaşın şu an için devam etmemesidir.”
“Suriye rejiminin bu çatışmasızlık dönemini, bu sessizlik dönemini akıllıca kullanmasını istiyoruz. Bırakın bu yılları anayasal sorunlarını çözmek, muhalifleriyle barışmak, milyonlarca insanı geri getirmek için bir fırsat olarak kullansınlar. Yurt dışına kaçtılar, gittiler ya da göç ettiler ve ülkeyi yeniden inşa edip ekonomisini canlandırdık. Ancak bunun (fırsat) yeterince kullanılmadığını görüyoruz” dedi.
Türkiye, biraz daha istikrara kavuşan, hükümeti ve muhalefetiyle bütünleşen Suriye'nin özellikle PKK terörüyle mücadelede daha etkin bir aktör olacağına inandığını ifade etti.
“Rusya'nın Suriye'deki varlığı, İran'ın varlığı, İsrail'in sürekli operasyonları ve çeşitli milis gruplarının varlığı konuyu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu karmaşıklık içerisinde ulusal çıkarlarımızı korumaya yönelik sürekli dinamik bir politika izlememiz önemli.” Fidan altını çizdi.
'Eksen kayması' değil
Fidan, Avrupa'nın Türkiye ile iş birliği yaparak “daha bağımsız ve kendine güvenen” bir jeostratejik aktör olmasının önemli olduğunu vurguladı.
Avrupa'da aşırı sağın yükselişinden Türkiye'nin nasıl etkileneceğinin sorulması üzerine Fidan, Avrupa'da aşırı sağın “tehdit” kategorisi olarak değerlendirildiğini açıkladı.
“Yurt dışında yaşayan yurttaşlarımıza yönelik tehdit oluşturan konuları da tehdit olarak algılıyoruz. Sadece sınırlarımız içinde değil. Avrupa'da aşırı sağın özellikle Türk ve Müslüman kitlelere karşı çok suç dolu bir geçmişi var.”
Türkiye'nin BRICS'e (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika, İran, Mısır, Etiyopya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) katılma isteğine değinen Fidan, bunun bir “eksen kayması” olmadığını söyledi.
BRICS'in G7'ye alternatif olup olmadığı sorusuna Fidan, şöyle konuştu: “G7, daha çok siyasi meseleleri düşünen, aynı stratejik hedefleri ve aynı medeniyet alanını düşünen ülkelerin bir araya geldiği bir yerdir. BRICS ise bir o noktada ekonomik amaçlarla başlayan bir platform.”
BRICS'in AB ile karşılaştırıldığında tüm medeniyetleri, ırkları ve dinleri içinde barındıran bir platform olduğunu belirten Fidan, platformun AB'deki gibi yapılandırılıp kurumsallaştırıldığında ciddi faydalar sağlayabileceğini anlattı.
Yükleniyor…
Yorumlar kapalı.